Ağaç ve Tabiat kavramı (2.Kısım) Türk Halk müziğimizin Kadim Hafızası içerisinde konu ile ilgili metinler ve bağlı türküler ile değerlendiriliyor. (Kopya)

Gönül kavramı Türk Halk müziğimizin Kadim Hafızası içerisinde konu ile ilgili metinler ve bağlı türküler ile değerlendiriliyor.

Aşk kavramı Türk Halk müziğimizin Kadim Hafızası içerisinde konu ile ilgili metinler ve bağlı türküler ile değerlendiriliyor.

Karamsarlık kavramı Türk Halk müziğimizin Kadim Hafızası içerisinde konu ile ilgili metinler ve bağlı türküler ile değerlendiriliyor.

Kadim Hafızanın bu bölümünde evlerin, hanelerin içinden geçip giden türkülere eğilip yükselelim istiyoruz. Bakalım ve görelim, halk kültürümüz yerleşik hayatın içinden geçerken THM müziğimize nasıl izler bırakmış?

Kadim Hafızada konu ile ilgili metinler ve bağlı olarak türkülerin içinden geçerek, Hal Dili'nin THM belleğimizde nasıl bir iz bıraktığını anlamaya çalışıyoruz.

Kadim Hafızada bir zamanların türkülerini, şu esnanın içinde bir yere denk getirdik, sizlerle paylaşalım istiyoruz. Evvel zaman içinde, bir devirde, kendi çağında yakılmış, söylenmiş ve derlenmiş türkülerin, vadesinin hiç dolmayacağını biliyor muydunuz? Dinleyeni oldukça tabii…

Kadim Hafızada, kısacık süremizde merhamet kavramının içine dalıp, türkü belleğimizin hem merhamet dileyen, hem de Kan-i kerem eserlerine eğilip, birlikte yükselelim istiyoruz

Kadim Hafıza'nın bu bölümünde; yemek kültürümüze metinler ve bağlı türkülerle yer veriyoruz.

İnsan kendini bazen iyi kitaplarla, bazen de kitap gibi türkülerle bulur. Aslında türkü ve kitap, edebiyattan yakın akrabadır. Muhatabına başka dünyalar üzerinden kendini anlatır. Kadim Hafıza'nın bu bölümünde konu ile ilgili metinler eşliğinde kitap gibi türkülere yer veriyoruz.

Ne kadar?” soru kalıbı, dilimize Arapçadan “Kader” kökünden gelip girmiş. Ölçü, kod, algoritma, ilahi bilgi anlamlarına da gelen ‘kader’i hakkı ile tanımlamanın mümkün olmayacağını bilerek, Kadim Hafıza’da, kaderi değil de kader algımızı ortaya koyan türkülere eğilmek istiyoruz.

Çok eski çağlardan beri, yere ve zamana göre defalarca yeniden tanımlanmış olan bir kavram, “Güzellik”. Kadim Hafıza'nın bu bölümünde Güzellik algımızı türkü belleğimizin içinden geçerek değerlendiriyoruz.

Kadim Hafıza - İstanbul - 16/12/2022

Ruhun gıdası müzik, belleğin gıdası uyku diyerek; Kadim Hafıza’da hem uykulu hem de uyanık türkülerinden içinden geçiyoruz.

Kadim Hafıza ’da bu hafta, Kadim kültür hafızamızın incelikli fakat bir o kadar köklü ve sağlam bir geleneğinin izlerini, türkü belleğimizin içinden geçerek arıyoruz.

Kültürel kodlarımızın belleğine, türküler vasıtası ile yaptığımız yolculuk, sıcak bir konunun içinden geçiyor. Bu bölümü kadın ve erkeğin kadim birliktelik hikâyesinde, lokomotif bir kavram ve aynı zamanda yaşam yolculuğunda, insan ilişkileri boyutu ile de önemli bir paya sahip “kıskançlık dürtüsü.”

Kadim Hafıza’nın bu bölümünde mevsimlerin içinden geçen türküleri ele alıyor, çok kültürlü ve bereketli coğrafyamızın türkü atlasında, 4 mevsimin içinde, belki de kişiliği ile kendini en çok belli eden “kış” mevsiminin izlerini arıyoruz.

Dünya bir yolun, insan bir yolcunun hikâyesidir. Kadim Hafıza’nın bu bölümünde; türkülerle aydınlanan efkârlı yolların, hem kederli hem de neşeli kıvrımlarının içinden geçip, yol türkülerine eğilelim, yolları selamlayalım istiyoruz

Kadim Hafıza’nın bu bölümünde, türkü belleğimize yaptığımız seyahat ile türkü seyyahlarının bıraktığı izleri takip ediyor, yolcuları selamlıyoruz.

Kadim Hafıza’nın bu bölümünde, dünyaya gelir gelmez edindiğimiz ilk tecrübenin izlerini, kadim türkü belleğimizin içinde arıyoruz.

Kadim Hafıza’nın bu bölümünde, insanın yersizleştiği, yurtsuzlaştığı, yabancılaştığı, tek başına kaldığı için dilsizleştiği ve belki de bu yüzden sessizleşerek, yalnızlaştığı hali bildiren gurbet kavramının içinden geçiyoruz.

İnsana dair kavramların izini sürdüğümüz Kadim Hafıza’da, zengin türkü belleğimizde, baharın bıraktığı kıpır kıpır izlerin içinden türküler ile geçiyoruz.

Yolculuğumuzun son bölümünde sıra, güle güle demeye geldi. Ne tatlı bir ikilemedir güle güle! Bu memlekette gelene de söylenir, gidene de. Ayrılık belirtse de bir elveda değildir. İçi aydın ve ucu açık bu ikilemeyi duyması ayrı güzel, söylemesi ayrı, yazması ayrı güzeldir.