2 Bölüm
00:34:00
1.Bölüm
Kazdağı’nın Adalar Denizi’ne bakan yamaçlarından birindeki bir yörük obasına gidip dört beş gün kalacaktım.
Edremit pazarına çıra ve bal satmaya geldiği zamanlar ahbap olduğum ve devlet kapısında birkaç ufak işine yardım ettiğim uzun boylu, ak sakallı bir yörük beni davet etmiş:
“Çadırda yatmayı gözün tutarsa buyur! Taze bal yersin, kana kana acı su içersin!” demişti.
Ben ona, bir daha kasabaya indiği zaman yanına katılıp geleceğimi söylediğim hâlde, sıcak, rüzgârsız bir günün sabahında, aklıma esiverince, yalnız başıma yola düzülmüştüm. Yerini aşağı yukarı bildiğim obaya, uğradığım köylerde sora sora, öğleye kadar varacağımı umuyordum.
15:04
2.Bölüm
Hasan önüne bakmış, Emine yoluna gitmiş, ama ertesi pazar yine onun sergisine varmış:
‘Bostanların iyi çıktı, sarı oğlan, al sana bal getirdim!’ demiş; omuzundan bal teknesini indirip bir gömeç almış, Hasan’a vermiş. Hasan’ın yüzü yine al al olmuş:
‘Ne zahmet ettin, yürük kızı!’ demiş, ama Emine cevap vermeden gülüp yürümüş.
İkindi vakti Hasan eşeğini önüne katıp köye dönerken, Kadıköy Mezarlığı’nın önüne varınca, bakmış Emine heybesi sırtında ileriden gidiyor. Önce dili tutulmuş, hiç tınmadan ardından yürümüş, sonra bir yüreklenmiş, eşeğini sürüp Emine’nin yanına varmış:
‘Uğurlar olsun, yörük kızı! Sen hangi obadansın?’ diye sormuş. Emine, Hasan’ı görünce:
‘Sana da uğurlar olsun, sarı oğlan! Ben Yüksekobalı’yım, sen nerelisin?’ demiş.
18:55