1930'lu yılların sonu, İtalya da Mussolin'i, Berlin'de Hitlerin ırkçılık fırtınaları eamektedir. İlk kadın ressamlarımızdan Hale Hanım, büyüyen tehlikeden dolayı Berlin'den Paris'e sanatçıların da yaşadığı Montparnasse semtine yerleşmiştir. Bütün maddi ve manevi zorluklara rağmen Hale Hanım, büyük bir dirençle çalışmalarını bu şehirde sürdürmeye kararlıdır.

Ressam Hale Hanım'ın yakın dostu ünlü İtalyan yazar Malaparte vasıtasıyla gene bir yazar olan İtalyan Aniante ile tanışır. Aniante, Mussolini nin zulmü yüzünden İtalya'yı terkedip Fransa'ya kaçmıştır.Hem vatan hasreti hem de maddi zorluklar bu iki sanatçıyı yakınlaştırmıştır.

Bütün yoksulluklara rağmen Paris te birlikte yaşamayı seçen Hale ve Aniante çok mutludurlar. Hale, parasızlıktan dolayı bir dostunun resim galerisinde çalışmaya başlar. Fakat ağır hasta olan genç kadın hem galeride koşuşturmaya hem de geceleri resim yapmaya dayanamaz ve bu yoğun tempo onu yatağa düşürür...

Parasızlığına ve hastalığına rağmen Hale umudunu yitirmeden Paris te resim yapmayı sürdürmektedir. Bir gün parkta rastladığı yaşlı bir adam Hale'nin eş falına bakarak bir yıl ömrü kaldığını söyler. Hale bunun üzerine daha fazla çalışmaya başlar ..

Paris'te yaşamakta olan ressam Hale Asaf, aşırı yorgunluğa dayanamayıp bir yemek davetine gittikleri restoranda düşerek bayılır. Doktor hastalığı çok ilerlemiş Hale Asaf'a tek çarenin ameliyat olduğunu söylemiştir. Açlıkla, yalnızlıkla, kederle başı dertte olan Aniante'yi yeni bir bela beklemektedir...