Engin Hemşire okulunu bitirmiştir. İyi bir öğrenci olmasına rağmen dereceye giremediğinden kura çekecektir. Zengin bir ailenin oğlu olan Tevfik ile de birbirini sevmektedirler.

Tevfik’in ailesi Engin’i konuşmak üzere evlerine davet ederler. Çünkü Tevfik, durumu ailesine açmış ve evlenme isteğini ailesine bildirmiştir. Özellikle annesi bu evliliğe karşıdır.

Mahmut Bey, Engin’e bu evlilikten vazgeçmesi için para önerir. Engin bu davranışa çok kırılır, doğruca istasyona gider ve doğuya gidecek ekspreslerden birine biner.

Engin, atandığı hastanede hemen işe koyulur. Kısa zamanda çalışmasıyla kendini kabul ettirir. Hastanenin başhekimi Abdullah Bey oldukça anlayışlı, babacan bir doktordur.

Engin, kendisi için yabancı olan bu ortamın çevresiyle çatışmaktadır. Bir gün, Cihan Sultan ismindeki bir hastayı, ağa olan babası hastaneden alıp kendi inançlarına göre bir şıha götürmek ister.

Engin, hayatını kurtardığı Cihan Sultan ile sıkı bir dostluk kurar. Bu arada Cihan Sultan’ın ağabeyi Rüstem de Engin’e karşı gizli bir ilgi duymaktadır.

Engin hemşire, kendini daha bir mesleğine verir. Çevresini tüm koşullarıyla tanır. Sık sık ev hastalarına gitmektedir. Bir gün, yine bir hastaya çağrıldığını söyleyerek dağa kaldırmak isterler.

Engin hemşire, Avrupa’da yüksek hemşirelik öğrenimi bursunu kazanmıştır. Bu mektubun Ankara’dan geldiği gün tüm hastane kolera bölgesine hareket eder.

Salgın önlenir ama Op. Dr. Kadri Bey bu hastalığa yakalanarak ölür. Engin’i bu ölüm çok sarsmıştır.

Engin Hemşire, yurda döndüğünde bir üniversitede öğretim görevlisi olarak işe başlar. Ancak öğrendikleriyle uygulamalar arasındaki çelişkiler yüzünden buradan ayrılır.

Engin hemşire bir gün dolaşırken, sınıf arkadaşı Güler ile karşılaşır. Güler’den Tevfik hakkında bazı şeyler öğrenir.

Engin Hemşire, bir gün yine bir hasta sahibinden telefon alır. Hasta üç gün sonra hastaneden çıkarılacaktır.